16 Ocak 2009 Cuma






AHDE VEFA
Hz. Ömer arkadaşlarıyla sohbet ederken, huzura üç genç girerler. Derler ki:
-" Ey halife, bu aramızdaki arkadaş bizim babamızı öldürdü. Ne
gerekiyorsa lütfen yerine getirin."
Bu söz üzerine Hz. Ömer suçlanan gence dönerek :
-"Söyledikleri doğru mu?" diye sorar.
Suçlanan genç der ki :
-" Evet doğru."
Bu söz üzerine Hz Ömer:
-"Anlat bakalım nasıl oldu?" diye sorar. Genç anlatmaya başlar:

- "Ben bulunduğum kasabada hali vakti yerinde olan bir
insanım. Ailemle beraber gezmeye çıktık, kader bizi arkadaşların bulunduğu
yere getirdi. Affedersiniz hayvanlarımın arasında bir güzel atım var ki
dönen bir defa daha bakıyor. Hayvana ne yaptıysam bu arkadaşların
bahçesinden meyve koparmasına engel olamadım. Arkadaşların babası içerden
hışımla çıktı atıma bir taş attı, atım oracıkta öldü. Nefsime bu durum ağır
geldi, ben de bir taş attım, babası öldü. Kaçmak istedim fakat arkadaşlar beni yakaladı durum bundan ibaret."dedi. Hz Ömer:
-"Söyleyecek bir şey yok, bu suçun cezası idam. Madem suçunu da
kabul ettin" dedi. Bu sözden sonra delikanlı söz alarak:
-"Efendim bir özrüm var" diyerek konuşmaya başladı:
-"Ben memleketinde zengin bir insanım, babam, rahmetli olmadan
bana epey bir altın bıraktı. Gelirken kardeşim küçük olduğu için saklamak
zorunda kaldım. Şimdi siz bu cezayı infaz ederseniz yetimin hakkını zayi
ettiğiniz için Allah(cc) indinde sorumlu olursunuz, bana üç gün izin
verirseniz ben emaneti kardeşime teslim eder gelirim, bu üç gün içinde
yerime birini bulurum" der.
Hz. Ömer der ki:
-" Bu topluluğa yabancı birisin, senin yerine kim kalır ki?"
Sözün burasında genç adam ortama bir göz atar, der ki:
- "Bu zat benim yerime kalır." O zat Hz. Peygamber Efendimizin
(sav) en iyi arkadaşlarından, daha yaşarken cennetle müjdelenen Amr Ibni As'
dan başkası değildir. Hz. Ömer Amr'a dönerek:
-"Ey Amr, delikanlıyı duydun" der. O yüce sahabe:
- "Evet, ben kefilim." der ve genç adam serbest bırakılır. Üçüncü
günün sonunda vakit dolmak üzere ama gençten bir haber yoktur. Medine'nin
ileri gelenleri Hz. Ömer'e çıkarak gencin gelmeyeceği, dolayısıyla Amr Ibni
As'a verilecek idam yerine maktulün diyetini vermeyi teklif ederler, fakat
gençler razı olmaz ve babamızın kanı yerde kalsın istemiyoruz derler. Hz.
Ömer kendinden beklenen cevabı verir der ki:
-" Bu kefil babam olsa fark etmez cezayı infaz ederim." Hz Amr
Ibni As ise tam bir teslimiyet içerisinde der ki:
- 'Biz de sözümüzün arkasındayız." Bu arada kalabalıkta bir
dalgalanma olur ve insanların arasından genç görünür. Hz. Ömer gence dönerek
derki:
-" Evladım gelmeme gibi önemli bir nedenin vardı neden geldin?"
Genç vakurla başını kaldırır ve (günümüz insani için pek de önemli
olmayan):
-"AHDE VEFASIZLIK ETTİ" demeyesiniz diye geldim der. Hz. Ömer
başını bu defa çevirir ve Amr Ibni As'a der ki:
- "Ey Amr, sen bu delikanlıyı tanımıyorsun, nasıl oldu onun
yerine kefil oldun?" Amr Ibni As Allah kendisinden ebediyyen razı olsun,
vakurla kanımızı donduracak bir cevap verir:
- "Bu kadar insanın içerisinden beni seçti.'İNSANLIK ÖLDÜ' dedirtmemek
için kabul ettim." der. Sıra gençlere gelir, derler ki:
- "Biz bu davadan vazgeçiyoruz."
Bu sözün üzerine Hz Ömer:
- " Biraz evvel babamızın kani yerde kalmasın diyordunuz ne oldu
da vazgeçiyorsunuz." der. Gençlerin cevabı da dehşetlidir:
- "MERHAMETLİ İNSAN KALMADI DEMEYESINIZ DİYE"...


İşte O'nun ikliminde yetişen ruhlar böyle olgunlaşırdı..


image hosting for myspace hosted images

image hosting for myspace

15 Ocak 2009 Perşembe


Allahümme salli ala seyyidina muhammedin ve ala alihi ve sahbihi ve sellim
O'nu tanımak, O' nu anlamak, O'nu anlatmak...Haddimizi aşar belki ama gaye O ise, gül O ise, aşk O ise âşığa düşen de her halükârda sevdiğini anmak ve anlatmaktır.Öyle bir sevgiliden bahsediyoruz ki kainat O' nun uğruna yaratıldı.
O, Allah ın insanlığa bahşettiği en büyük mucizesi; tek örnek, son peygamber, nur kaynağıdır.O, en kâmil mânâsıyla aşka layık tek insandır.
O, mukaddes bir anahtardır; bütün kâinatın ve onun özü olan insanın varlık sırrını çözen ilâhi kitabın mânâ hazinesine o anahtarla girilir.
O bir kitaptır; Allah ve halk arasında sevgili olanlar, o kitabın hayat sayfalarını tek tek okuyup hayatlarına tatbik edenlerdir.
O'nu tanıyamamak Allah ın en büyük nimetinden mahrum kalmaktır.Hayatı en büyük eksikle yaşamaktır.
O' nu tanıyanın ise gönlü daim mesud, ruhu huzur doludur.Çünkü yaşadığı acı-tatlı her olayda O'nun hayatından kendine örnekler bulur ve teskin olur.
İşte bizler her yönüyle böylesine mükemmel birinin , Hatem-ül Enbiyâ'nın ümmeti olmakla nasiblenmiş ve şereflenmişiz.O bizim için üzerine düşeni fazlasıyla yapan bir Peygamber.Peki biz nasıl bir ümmetiz?
Hayat paylaşmakla güzel, gönlümüz paylaşılanların da güzel olmasından yanaysa paylaşılacak en güzel şey de O olsa gerek... Kâinatın Gonca Gül' üne dair güzellikleri deryadan bir damla misali paylaşmak istedim.Ortaya böyle bir çalışma çıktı.Sizlerin beğenisine sunuyor, paylaşımlarınızı bekliyorum.
(Yazılarınızı isminizle yayınlanmak üzere gulgoncamblog@gmail.com adresine gönderebilirsiniz.)