7 Ocak 2009 Çarşamba

VUSLAT HAYALİ

Sussa dilim
Ve sadece konuşsa kalbim
Hasretin bittiği
Vuslatın başladığı
Medine diyarına doğru...

Hasret diyarından
Aşk iklimine
Aşk sultanına doğru
Sussa dilim
Aşk çağlayanına kapılsa kalbim

Aşsam yüreğimin çölünü
Varsam Gül-i Rânâ'ya
Hazana uğramış gönlüme
Can gelse aşk meydanı Ravza'da

Ve kırık kalbimi
Yaralı yüreğimi
Kararmış duygularımı
Uzatsam Rasulullah'a

İşte o zaman ersem vuslata
Kapansam Yeşil Kubbe eşiğine
Ve sussa dilim
Konuşsa sadece gönlüm...

CANDOST'TAN

4 Ocak 2009 Pazar

Bu ayeti Fizilal-il Kur'an adlı eserinde Seyyid Kutub şöyle tefsir etmiştir:

" Allah yolunda savaşmaktan ve durumları ile müslümanın hamiyetini mü'minin onurunu ve genel anlamda insanlığın acıma duygusunu etkileyecek bir tabloda sunulan bu ezilmiş erkek, kadın ve çocukları kurtarmaktan nasıl geri kalabilirsiniz? Bu zavallılar çok ağır imtihan ve fitnelere maruz kalıyorlar. Çünkü onlar, inançları ve dinleri yüzünden bunca eziyete uğratılıyorlar. İnanç konusunda eziyet çekmek mal, toprak, can ve ırz konusunda mihnet çekmekten çok daha ağırdır. Burada insan, varlığının en başta gelen özelliğinde çile çekmektedir. İzzet-i nefs, namus, mal ve topraktaki hak bundan sonra gelir.

Mazlum kadının ve zayıf çocuğun tablosu son derece etkileyici bir tablodur. Kendilerini savunamayan -özellikle bu savunma din ve inanç uğruna olursa- yaşlıların tablosu da bundan az etkileyici değildir. İşte bu tablo bütünüyle Cihad çağrısı esnasında gözler önüne serilmektedir. Bu da yeterli oluyor. Bunun için bu feryatlara karşılık vermekten çekinmek kınanmaktadır. Bu üslûp, derin etkili, duygu ve bilinçte uzun süre silinmeyen izler bırakan bir üslûptur.

Burada İslâm'ın, memleket, toprak ve vatan düşüncesine biraz değinelim. "Zalimlerin yaşadığı belde..." olarak nitelendirilen ve İslâm'ın oradaki ezilmiş müslümanları kurtarmak için savaşı zorunlu gördüğü yer, bu konumuyla "Dâru'l-harp" -savaş ülkesi- sayılan Mekke'ydi. Ayrıca ezilmiş müslümanlar da ordan çıkmak için bu denli içten dua ediyorlardı.Orada Allah'ın şeriatı ve hayat metodu egemen olmadığı, müminler dinlerinden dolayı eziyete, inançlarından ötürü işkenceye uğradıkları sürece oranın memleketleri olması İslâm açısından durumunu değiştirmez. Orası bizzat kendileri açısından "Savaş ülkesi"dir. Onu savunmak cihad anlamındaki bir savaş değildir elbette. Oradaki müslüman kardeşlerini kurtarmak için savaşabilirler ancak. Çünkü müslümanın koruyacağı sancak inancıdır. Uğruna savaşacağı toprak parçası ise, İslâm düzenini hayat metodu edinen "İslam ülkesi"dir. Bunun dışındaki tüm vatan anlayışları İslâm dışı cahiliye anlayışlarıdır. Bu tür düşünceleri İslâm tanımaz."